Sakız Çiğneme « Adetler ve İnanışlar
Antikçağlardan beri Ege kıyılarında yaşayanlar, bu
bölgede çok bulunan sakız (mastika) ağacının reçinesini çiğniyor,
bunun dişlerin temizlenmesine ve nefes kokularının güzelleşmesine
yaradığını biliyorlardı.
Günümüzde çiklet diye bilinen bir tür sakızı ilk çiğneyenler ise
Meksika yerlileriydiler. Yerel bir ağacın özünü çıkartıyorlar, bir
kapta kaynatıyorlar ve güneşte kurumaya bırakıyorlardı. Sertleşen bu
'chickle' (çikıl) adını verdikleri beyaz özü ise çiğniyorlardı.
Kokusu ve lezzeti olmayan bu ilk sakızın günümüz sakızları ile çok
bir benzerliği yoktu.
Sakızın hammaddesi ABD'ye ilk olarak Lopez de Sanna adlı bir
Meksikalı general tarafından getirildi. Thomas Adam isimli bir
müteşebbis bu sakız hammaddesini önce kimyasal yolla ucuz sentetik
lastik elde etmek için kullandı.
Bunda başarılı olamayınca sakızı sert şekerleme ile kapladı. Bu
şekilde güzel lezzet ve koku da kazandırdığı ilk ticari sakızları
minik toplar halinde piyasaya sundu. Daha sonra da ince düzgün
plakalar şeklinde satışa çıkardığı sakızlar için yaptığı yoğun
tanıtım kampanyası sonunda işler ummadığı kadar iyi gitti. Bu,
bilimsel bir başarısızlığın bir başka başarıyı yaratabileceğinin
güzel bir örneğiydi.
Bugün dünyada üretilen bütün sakızlarda hemen hemen aynı maddeler
kullanılır: Sakızın ana maddesine ilaveten başta şeker olmak üzere
tatlandırıcılar ile lezzet ve koku veren katkı maddeleri. Bunların
miktarları ve oranlan sakızın tipine göre değişir. Örneğin kocaman
balon yapılabilen sakızlarda ana madde daha fazladır.
Genellikle toplum içinde sürekli çiklet çiğneyenlerin bu
davranışları görgüsüzlük hatta saygısızlık ifadesi olarak kabul
edilir. Sakız aleyhtarlarından öğretmenler çocukların sınıfta
konsantrasyonunu bozduğunu, anne ve babalar sakızı yutarsa sindirim
sisteminin bloke olacağını, doktorlar da aşırı sakız çiğnemenin
tükürük bezlerini kurutabileceğini ileri sürerler. Ancak yapılan
araştırmalar sonucunda çiklet çiğnemenin diş sağlığı açısından
faydalı olduğu tespit edilmiştir.
Ağzımızdaki tükürük salgısı dişlere dayanıklılık sağlayan kalsiyum
maddesini temin etmektedir. Çiklet çiğneyen bir insanın ağzı daha
fazla tükürük salgıladığından dişlerin dayanıklılığının artmasına
neden olmaktadır. Örneğin ballı bir dilim ekmek yenildiğinde ağızda
oluşan asit iki saat süre ile etkisini korur. Eğer yedikten sonra
çiklet çiğnenmeye başlanırsa, bu asitli ortam 20 dakika gibi kısa
bir sürede yok olmaktadır.
Çiklet çiğnerken ağızdaki kasların hareketleri insanın iştahını ve
sigara içme arzusunu da frenler, konsantrasyonunu arttırır,
gerilimini azaltır, sinir ve kaslarını gevşetir. İşte bu nedenlerle
ABD Silahlı Kuvvetlerinde Birinci Dünya Savaşı'ndan itibaren tüm
savaşlarda yiyecek ve su ile beraber askerlere çiklet de
dağıtılmıştır.
Peki sakızı yuttuğumuzda midemizde yedi yıl kaldığı doğru mudur?
Sakız bir gıda maddesi değildir. Bu nedenle midemiz bu tür şeyleri
sindiremez ama bu onların midemizde devamlı olarak kalacakları
anlamına gelmez. Sindirilemeseler bile midenin asit yoğunluklu sıvı
ortamından diğer sindirilemeyen şeylerle birlikte, bağırsaklar
yoluyla vücudu terk ederler.