İneğin Kutsallığı « Adetler ve İnanışlar
Hindistan dünyada en çok büyükbaş hayvana sahip
ülkedir ama bu kaynaktan yararlanılamamaktadır. Hinduculuğun
başlangıcından beri inek Hindistan'da en kutsal hayvan olarak
görülür. İstemeyerek de olsa ineğin öldürülmesi büyük bir günah
sayılır.
Hindistan'da sokaklarda sıcaktan bunalmış, iyice hantallaşmış, bir
deri bir kemik kalmış ineklere rastlanılması gayet doğaldır. İnekler
cadde ve sokaklarda diledikleri gibi dolaşır, yaya kaldırımları
üzerinde güneşlenir, tapınaklara girer, pazar yerlerini pislerler,
kimse onlara ilişemez hatta saygıyla selamlarlar.
Toplumun bir kesimi açlık sınırında iken ineklere gösterilen bu
ayrıcalık dışardan gelenlere anlamsız gelebilir ama bunun ardında
sadece dinsel inançlar değil hayati gıda maddelerini koruma içgüdüsü
de vardır.
İneğin önemi, beş ürünü, yani süt, peynir, tereyağı, dışkı ve
idrarını insanlığın yararına sunmasıydı. Dışkı tezek gibi yakacak
olarak, idrar ise tedavi amaçlı kullanılıyordu. Bu mükemmel hayvanı
kesip bir kerede etini yemektense ürünlerinden daha uzun sürede ve
pek çok insan tarafından faydalanılabilirdi. İneği temsil eden bir
Tanrı da olmadığından ineğin bizzat kendisine saygı gösteriliyordu.
İneği kesmek Tanrıyı öldürmekle eşitti.
Bugünkü Hindistan nüfusunun çoğunluğu Hindu'dur. Hinduculuk belirli
bir kurucusu olmayan, 'Veda' isimli ilaheler ve şiirleri esas alan,
çeşitli ırktan ve kültürlerden insanların dinsel inanç ve
uygulamalarını içinde eriten, çok tanrılı, karmaşık ama sürekliliği
olan bir dindir.
Başlangıcı milattan önce 1500 yıllarına kadar uzanan Hindu dininde
birçok Tanrıya tapılır ama en üstteki ilahi güç 'Brahman'dır.
Brahman'a ulaşmak çok zor, ancak rahiplerin yapabilecekleri bir iş
olduğundan, sıradan insanların tapabilecekleri ikincil Tanrılar da
vardır.
Bütün canlıların ruhları olduğuna inanan Hindular, ölümden sonra
tekrar dünyaya gelineceğine, bir önceki hayatını uygunsuz biçimde
geçiren bir ruhun, hayvan vücudu içinde yeniden doğabileceğine
inanırlar. Bir çoğu bu nedenle sadece bitkisel besinlerle
beslenirler. Bütün hayvanlara büyük saygı gösterirler.
Tarih boyunca, gerek 'kast' denilen keskin sınıfsal yapısı içinde,
gerekse geniş alana yayılmış nüfus içinde ineklere davranış biçimi
çeşitli farklılıklar göstermiştir. Bir aralar inekler Tanrılara
kurban bile edilmişlerdir. Ancak Hint yarımadasında doğup, bütün
Asya'ya yayılmasına rağmen Hindistan'da pek gelişemeyen Budacılığın
etkisiyle hayvanları kurban etmenin vahşice olduğu fikri önem
kazanıp tüm hayvanların öldürülmesi bu sefer kesinlikle
yasaklanmıştır.
Bu zamanlarda tüm canlılara gösterilen saygı o hale gelmiştir ki,
meyve kurtlan bile meyveler yenilmeden önce çıkartılıp azat edilir
olmuşlardı. Tüm bölgeye yayılmış olan bu vejetaryenlik sonraları
yine gevşedi, keçi ve balık yenilmeye başlandı ama inek ayrıcalıklı
yerini hep korudu.
I857'de bölgedeki İngilizler tüfeklerinin namlularını bir yağ ile
siliyorlardı. Buna Hindulardan büyük tepki geldi. Kullanılan yağın
ineklerden elde edildiğini sanıyorlardı. İngilizler bunun domuz yağı
olduğunu açıklayınca tepki bu sefer de Müslümanlardan geldi. İki
toplum ilk defa birlikte aynı şeye tepki göstermişlerdi.