Yarasaların Kan Emmesi « Hayvanlar Dünyası
Çoğumuz belki hayatımızda hiç
yarasa görmemişizdir. Çünkü yarasalar insanlardan uzaklarda,
genellikle mağara kovuklarında yaşar ve geceleri zifiri karanlıkta
ortaya çıkarlar. Yarasalar tabiatın harikulade yaratıklarından
biridir. İnanılmaz özelliklere ve örnek bir toplumsal dayanışmaya
sahiptirler.
Dünyada 900 değişik yarasa cinsi olduğu biliniyor. Kan ile
beslenmeleri insanların gözünde onları vampir ile özdeşleştirmiş,
hep korkulan bir hayvan olmuşlardır. Halbuki yarasaların çoğu kan
ile beslenmez. Zararlı böcekleri yiyerek insanlığa faydaları dokunur.
Sadece bir yarasa bir saat içinde 300 böcek yiyebilir. Muz, avakodo
gibi ticari değeri yüksek ağaçların çoğalmaları için polenlerinin
taşınmasında en önemli rolü yarasalar oynar.
Şimdi gelelim yarasaların şaşırtıcı özelliklerine. Bir kere yarasa
uçabilen tek memeli hayvandır. Dünyada nüfus sayısı olarak da ikinci
sıradadırlar. Dünyanın en küçük memelisi de bir yarasa türüdür. İlk
olarak Tayland'da keşfedilen bu minik yarasa 2-3 gram ağırlığında ve
bir yaban arısı büyüklüğündedir.
Yarasalar yönlerini bulmak ve beslenmek için çok yüksek titreşimli
ses dalgaları yayarlar. Bu ses dalgalarının frekansları 20 binin
üzerinde, yani ultrasonik oldukları için insanlar bunları duyamaz.
Bu ultrasonik sesler yerdeki avdan yansıyarak yarasaya geri gelir.
İşitme sistemi ile bu geri gelen sesi algılayan yarasa avının
bulunduğu yeri kesinlikle saptar. Hatta devamlı gönderdiği ses
dalgaları sayesinde onun hareketini de izleyebilir. Yarasaların
bazılarının bir çeşit sonar olan bu sistemi o kadar gelişmiştir ki,
dişilerini arayan erkek kurbağaların seslerinden büyüklüklerini ve
iyi bir av olup olmadıklarını anında saptayabilirler.
Yarasalar gece ava çıkmak için, ay varsa onun kayboluşunu, yani tam
karanlığı beklerler. Sıcak kanlı memeli hayvanların kanları ile
beslenen yarasalar genellikle atları sığırlara tercih ederler.
Salgısında bulunan pıhtılaşmayı önleyici bir madde 20-30 dakika
kanın sürekli akmasını sağlar ve beslenme gerçekleşir. Bir kez
kanını emdikleri hayvanla karşılaşırlarsa diğerlerini bırakıp yine
ona saldırırlar.
Vampir yarasalar arka arkaya iki gece kan içmedikleri takdirde
ölürler. Her gece vücut ağırlığının en az yarısı kadar kan içmek
zorundadırlar. Doğumdan sonra anne, emzirmenin yanında yavruya
takviye olarak, kusarak kan da verir. Bu yetersiz kalırsa bir
başkası yardımcı olur. Hatta yetişkin yarasaların, ölmek üzere olan
bir başkasına ağızdan kan verip onu kurtardıkları görülmüştür.
Toplumsal dayanışmanın bu kadar güçlü olduğu az canlı topluluğu
vardır.