Develerin Hörgüçleri « Hayvanlar Dünyası
Devenin ana yurdu Kuzey
Amerika'dır. Tarih içinde oradan Güney Amerika ve Asya'ya yayılmış,
Kuzey Amerika kıtasında ise zamanla yok olmuştur. Güney Amerika'daki
lama, alpaka (bir cins koyun), guanako (lamanın irisi) gibi
hayvanlar devenin akrabaları sayılabilirler.
Yaşadıkları kum fırtınalarına ve diğer olumsuz şartlara uyabilmek
için iki sıra koruyucu kirpikleri ve tüylü kulak delikleri oluşmuş,
burun deliklerini açıp kapayabilme, çok uzaktan görebilme ve koku
alabilme yeteneklerine sahip olmuşlardır.
Develerin tek hörgüçlülerine Arap devesi, çift hörgüçlülerine ise
Baktriane (Bactrian) devesi adı verilir. Baktriane Afganistan'ın
kuzeyinde bir yer olup bugün adı pek bilinmemesine rağmen çok
çeşitli medeniyet ve kültürlere ev sahipliği yapmış, çok önemli
tarihi geçmişi olan bir bölgedir.
Her iki cins deve de yük hayvanı olarak kullanılırlar. Çift hörgüçlü
deve daha yavaştır (3-5 kilometre/saat) ama bir günde kervan içinde
durmadan 50 kilometre yol gidebilir. Hörgücünün tepesine kadar olan
yüksekliği 2 metre iken Arap devesinin sadece bacak yüksekliği
neredeyse 2 metredir. Arap devesi 18 saat boyunca saatte 13-16
kilometre hızla yol alabilir. Develerin yük hayvanı olmalarının
yanında etlerinden, sütlerinden, yünlerinden ve derilerinden de
faydalanılır.
Genelde develerin hörgüçlerinde su olduğuna, bu sayede çöllerde uzun
süreli yolculuklara bu kadar dayanıklı olduklarına inanılır ama
gerçek bu değildir. Öyle olsaydı deve vücudundan su tükettikçe
hörgücünün de bir balon gibi porsuyup inmesi gerekirdi.
Develerin hörgüçlerinde sadece yağ bulunur. Burası 30-35 kilogramlık
bir yağ deposudur. Genellikle bir çok hayvan ilerde enerji kaynağı
olarak kullanmak üzere vücudunda yağ depolar ama develer bunu
hörgüçlerinde yaparlar. Yiyecek bulamadıkları zaman buradan
faydalanırlar. Hörgücün bir ikinci işlevi de deveyi çölün kızgın
güneşinden korumasıdır.
Develer zaten çölde suya az gereksinim duyarlar. 40 dereceyi bulan
sıcaklıklarda iki haftaya yakın susuz kalabilirler. Burun mukozaları
insana göre 100 kat daha büyüktür. Bu sayede nefes verirken havada
bulunan nemin üçte ikisini geri kazanabilirler.
Bir devenin vücudundaki toplam suyun yüzde 22'sinin kaybı halinde
karnı çekilir, kasları büzüşür ama bu, onun performansını çok
etkilemez. Buna karşın bir insan vücudundaki suyun yüzde 5'ini
kaybedince görme duyusunda azalma başlar, yüzde 12'sini kaybedince
de ölebilir.
Develerin susuzluğa dayanıklı olmalarının nedeni su kayıplarının
büyük bir kısmının dokularındaki sudan olması, kandaki suyun pek
etkilenmemesidir. Ancak bütün bu özelliklere rağmen susuzluğa
dayanma rekoru develerde değil, farelerdedir. Bu konuda zürafa da
her ikisiyle yarışabilir.
Yeri gelmişken develerin bir başka özelliğine de değinelim.
Hayvanlar arasında sadece deve, kedi ve zürafa önce sağ taraftaki ön
ve arka ayaklarını, sonra sol taraftakileri atarak yürürler. Yani
sol - sağ şeklinde değil sol - sol, sağ -sağ şeklinde. Hatta
şiirdeki aruz vezninin ritminin Arap yarımadasındaki develerin bu
yürüyüşlerindeki ritimden doğduğu bile rivayet edilir.