Havai Fişekler « Genel
Geceleri havai fişek atışlarının gürültüsü ve
ardından aniden parlayan rengarenk ışıklarla gökyüzündeki manzara
gerçekten büyüleyicidir. Havai fişeklerle özel günleri ve bayramları
kutlama geleneği çok eskilere uzanıyor. 'Piroteknik' denilen bu
sanat Çin'de milattan önce 2000 yıllarında bile biliniyordu.
Yüzde 75 güherçile (potasyum nitrat), yüzde 15 odun kömürü (karbon)
ve yüzde 10 kükürtten oluşan ve 'piroteknik karışımı' denilen, diğer
adıyla 'barut' olarak bilinen bu karışım Çin'de havai fişeklerde
binlerce yıldır kullanılmasına rağmen Avrupa'ya milattan sonra
I300'lü yıllarda gelebilmiştir.
Yanma olayının olması için oksijene dolayısıyla havaya ihtiyaç
vardır. Ancak piroteknik karışım hava olmadan da yanar. Nitratın
içindeki oksijen, karbon ve kükürdü yakmada kullanır ve karışım
bitinceye kadar yanmayı sürdürür. Bu maddeler ne kadar iyi
hapsedilmişlerse yanma da o kadar infilak şeklinde olur.
Piroteknik karışımın Avrupa'da tanınması ve ateşli silahlarda
patlayıcı olarak kullanılması ancak 14. yüzyılda gerçekleşebildi.
Zamanla dinsel festivallerin, bayramların, törenlerin ve özel
günlerin bir parçası haline gelen havai fişekler 19. yüzyılın
başlarına kadar sadece tek renkliler yani sadece sarı ışıklar
saçıyorlardı.
Maddelerin belirli bir sıcaklığa, akkor haline kadar
ısıtıldıklarında kendilerine özel bir ışık yaydıklarının keşfiyle
sadece havai fişekler renklenmedi, kimya ilminde de çok önemli bir
aşama kaydedildi. Artık kimyacılar bir maddenin içindekileri analiz
edebilmek için ısıtıyorlar ve çıkan renklere göre spektrometre
denilen bir cihazla hangi maddeden ne kadar olduğunu tespit
edebiliyorlardı.
Bu buluş, proteknik karışıma, yanmayla değişik renkler veren çeşitli
metallerin ilavesi sonucu havai fişeklerin de renklenmelerini de
sağladı. Artık proteknik uzmanları, canlı renkler veren bileşimleri
araştırıyor, bir ressam gibi bunları kaynaştırıyorlardı.
Karışıma katılınca değişik renkler veren başlıca elemanlar şunlardır:
Kalsiyum, lityum, stronsiyum (kırmızı), sodyum (sarı), baryum, çinko
(yeşil), bakır, arsenik, kurşun, selenyum (mavi), potasyum (mor).
Değişik renkler elde etmek kadar, havai fişeklerin gökyüzündeki
görüntüsünü dizayn etmek de önemlidir. Karışım tam homojen, toz
halinde ve ince tanecik boyutunda olmalı, istenmedikçe tutuşma riski
olmadan saklanabilmeli ve taşınabilmelidir. Ancak havai fişek
dizaynında en önemli şey patlamadaki zamanlamadır.
Karışım önceden farklı renklerde, küçük yıldızlar biçiminde
hazırlanır. Daha sonra bunlar bir veya birkaç kere ateşlenip
patlayacak şekilde havai fişeğin ana gövdesi içine yerleştirilir.
Ana gövde sağlam malzemeden yapılmış bir kovandır ve ayrı bir
bölümünde bulunan barut sayesinde roket gibi göğe yükselir.
Gövde istenilen yükseklikte patlayarak, karışımın ısınmış ama tam
yanmamış parçacıklarının, kullanılan malzemeye göre rengarenk,
yıldız şeklinde bir kıvılcım yağmuru olarak etrafa saçılmalarını
sağlar. Görüntüyü daha etkileyici kılmak, patlama sırasında oluşan
görüntünün zemin rengini daha siyah yapabilmek için karışıma bol
miktarda kandil isi ve odun kömürü de ilave edilir.