Cam Arkasında Bronzlaşma « Genel
Hayır. Güneşte cildimizin
renginin değişmesini sağlayan güneş ışığının içindeki ültraviyole
(UV) ışınlarıdır ki bunlar camdan geçemez. UV ışınları görünmeyen,
yüksek enerjili, kısa dalga boylu ve görebildiğimiz renk dağılımında
mor rengin ötesinde yer alan ışınlardır. Bunun için çok güneşli bir
havada, güneş tam karşıdan gelirken araba kullandığımızda yüzümüz
değil de açık olan pencereye yaslı kolumuz kızarır.
Bizim bronzlaşma ve çok sağlıklı görünüyoruz diye beğendiğimiz,
derimizin güneş altında rengini değiştirmesi olayı aslında 'derma'
diye bilinen cildimizin ikinci tabakasındaki pigment hücrelerinin
bir reaksiyonudur. Bu hücreler UV ışınlarına maruz kaldıklarında 'melanin'
denilen daha koyu pigmentlerin miktarını artırırlar. Bu koyu
pigmentler derimizin üst tabakalarına gelirler ve böylece derimizin
rengi koyulaşır.
Melanin, UV ışınlarını emer, yani vücudun melanin üretimini
artırması, vücudumuzu UV ışınlarının tehlikeli etkilerinden korumak
içindir. Ama bir noktadan sonra bu da geçerli değildir. Güneşin
altında ne kadar yanmış olursak olalım, derimizin rengi ne kadar
koyulaşırsa koyulaşsın, yine de güneş ışığının içindeki UV
ışınlarının yarısını derimiz içine almaya devam edebilir.
Aşırı UV ışınlarına maruz kalmak sonunda deri kanserine bile yol
açabilir. Her yıl yarım milyon insanda bu hastalık görülmektedir.
Özellikle gençler arasında giderek artmaktadır. Gerçi bu tür,
genellikle başarı ile tedavi edilmektedir ama ciğere veya beyine
yayılabilecek çok daha kötü türleri de vardır.
Çok güneşli havalarda UV ışınlarından korunmak, şapka ve gözlük
takmak tavsiye edilir. UV ışınları gözlerimize de çok zararlıdır.
Unutmayalım ki, vücudumuzdaki en ince deri göz kapaklarımızdadır.
Güneşe çıkmak zorunda kalmayacaksa koruma faktörü yüksek krem ve
yağlar kullanılmalıdır.
UV ışınları cisimlerden de yansır. Bu nedenle gölgede kalmak da çare
değildir. İnsan gölgede de yanabilir.
Güneş enerjisi tahmin edilenden çok daha güçlüdür. Yeryüzünde 3
kilometrekarelik bir tarlanın bir gün boyunca güneşten aldığı enerji,
Hiroşima üzerinde patlatılan atom bombasının salıverdiği enerjiye
eşittir. Bombadan enerji bir anda boşaltıldığından, şok dalgaları
oluşmuş ve ölümcül olmuştur.