Balerinlerin Dans Stili « Genel
Kadın ve erkeğin birlikte gösteri yaptıkları dans
eserlerinde (buz pateni de dahil) genellikle erkekler iri ve atletik
yapılı, kadınlar zayıf ve hafiftirler. Kadınların parmaklarının
ucunda dans etmeleri daha uzun boylu görünmek, aradaki fizik farkını
kapatmak kaygısından ileri gelmez. Amaç sadece estetik görünümdür.
Erkekler de isteseler bu şekilde dans edebilirler. Ayak yapıları,
ağırlıkları bir mani teşkil etmez. Kafkas halk danslarında erkekler
parmak uçları üzerinde rahatlıkla dans ederler.
1581 yılının sonbaharında, IV. Henri zamanında, Fransız kraliçesi
Loise'in kız kardeşi, Joyeuse dükü ile evlenecekti. Kralın annesi bu
düğünün uzun yıllar unutulmayacak bir festival haline getirilmesini
istedi. Zamanın ünlü müzisyeni ve dans ustası Baltazarini di
Belgioioso'ya organizasyon görevini verdi. O da ana kraliçeyi hayal
kırıklığına uğratmadı.
Louvre sarayında sahnelenen ve altı saat süren 'Ballet comique de la
Reine' isimli, pantomim, şiir, dans karışımı eser dans tarihçileri
tarafından balenin doğum tarihi olarak kabul edilir.
Eserin ünü ana kraliçenin de teşviki ile tüm Avrupa'ya yayıldı.
Benzer eserler üretildi. Ne var ki 1600'lü yılların sonlarına kadar
bale dansı ile gösteri dansı aynı temeller üzerine oturtuldu.
Amatörler, sarayda yetişmiş dansçılar ve meydan soytarıları, saray
sahnelerinde yan yana dans ediyorlardı.
1713'te Fransa'da Paris Operası ile birlikte ilk dans okulu kuruldu.
O güne kadar danslar erkek dansörler üzerine kurulmuş ve
geliştirilmişti. Okulla beraber kadın dansçılar da ortaya çıkmaya
başladılar. Ancak, uzun, ağır giysileri ve ayakkabıları erkekler
gibi serbestçe dans etmelerine imkan vermiyordu.
Sazlı, sözlü, şiirli, atlamalı, sıçramalı bir gösteri olan bale,
1700'lü yıllarda romantik şarkıların bulunmadığı, dansın temel unsur
olarak kullanıldığı bir sanata dönüştü. Ağır kostümler, peruklar,
maskeler, yüksek topuklu ayakkabılar yavaş yavaş terk edildi.
Romantizm, baleyi 1800'lü yılların başında etkisi altına aldı.
Hareketlerde giderek artan akıcılığa, havagazı ile ışıklandırmanın
getirdiği kolaylıkların da eklenmesiyle koreografilerde gerçekdışı,
gerçeküstü öyküleri, düşleri, hayalleri, hayali yaratıkları, uzak
ülkeleri, büyük aşkları sahneye yansıtma imkanı doğdu. Dans daha saf,
daha kadınsı bir sanata dönüştü. Sanatçılar zaman zaman bu
koreografilere çok uygun gelen parmak ucunda dansı denediler ama
bale pabuçları henüz bu tekniğe imkan verecek kadar yumuşak
değillerdi.
1827'de Paris Operası'nda muhteşem bir genç kadın, Marie Taglioni
ortaya çıktı ve baledeki dans anlayışını, yeni stili ile önemli
derecede etkiledi. Taglioni'nin parmak üzerindeki dans stili, dansa
daha ruhani, tül kadar hafif, sanki bir başka dünyaya aitmiş gibi, o
güne kadar görülmemiş bir hava kattı.
Taglioni bütün Avrupa'da yirmi yıl boyunca dans elti ve dansın
kraliçesi olarak kabul edildi. Nazlı görünümü ve olağanüstü dans
yeteneğiyle erkek dansçılar karşısında üstünlük sağlayarak 'baş
kadın dansçı' kavramının doğmasına neden olan bu ünlü balerin, beyaz
tülden giysileri ve ayaklarının ucunda uçarcasına dans edişiyle
balede yeni bir çığır açtı. Romantik balede kadın dansçı, beyaz kısa
eteği ile tüy gibi havalanan bir varlık oldu.
Yine de o günlerde hiçbir balerin Taglioni gibi parmak ucunda
dansetmeyi başaramıyordu. Bale pabuçları ipek ve satendendi. Uçları
da pamuk ve ipekle destekleniyordu ama bu dansçılara parmak ucunda
dans edebilme kolaylığını vermiyordu. Bu işe uygun ilk pabuçlar
1800'lü yılların sonlarında İtalya'da yapıldı. Başlangıçta erkekler
bu ayakkabıları giymeyi ve parmaklarının ucunda dans etmeyi kadınsı
buldular. Sonucunda da belli bazı hareketleri tek başına yapamayan
balerinlerin yardımcısı rolünü kabullenen erkek dansçılar giderek
ikinci plana düştüler.